Köşemin kenarı, kenarımın konusu


İlk yazımın burada ve başka ortamlarda beğenilmesinin ardından, bütün hafta boyunca aklımdan milyonlarca konu geçti. Nede olsa köşe yazarıydım artık ve bütün konular hakkında yazabilecek yetki görüyordum kendimde. Hatta bir ara kendimi Ergenekon ile ilgili cümleler kurarken yakaladım. Genel Kurmay Başkanı’nın yaptığı basın toplantısını değerlendirirken, eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’e yapılan suikast girişimini yorumlarken buldum kendimi. Köşe yazarlığından başyazarlığa terfi etmiş, kendi gazetemi çıkarmaya hazırlanıyordum ki “dur!” dedim. “Kendine gel…” Sonuç olarak resmiyeti bulunmayan bir platformda altı üstü yemek tarifleri bloğunda kendimce karaladığımı unutuvermişim.

Sonra “okurlarının da, en fazla zeytinyağlı barbunyanın nasıl yapıldığını merak eden, muhtemelen ocakta yemekleri olan, sadece merak ettiği yemeğin tarifini okuyup gidecek kişiler olduğunu da unutma!” dedim kendime. Tam da bu sırada içimdeki “asi ve araştırmacı gazeteci ruh” atıldı ortaya… Beklide etrafa ciddi ve sert bir portre çizen siyaset ve komuta kademesindeki kişilerin, içlerinde bir gurme yatıyor veya üniformalarının altında mutfak önlüğü bulunuyor olabilirdi. Pekala bir yemek tarifi ararken yazımı okuyabilirlerdi.

İçimde kavga eden iki kişiyi orada bırakıp daha makul konulara yönelmeye karar verdim. Beyaz çamaşırlar hangi deterjanla yıkanmalı? Bu sene şalvar pantolonlar mı moda olacak? Zeytinyağlılar soğuk mu, sıcak mı yenmeli? Elma sirkesi gerçekten zayıflatıyor mu ? gibi…

Bu yazıyı da hangi konuyu yazsam konusuyla geçiştirmiş oldum. İçimdeki kişiler hala muharebe halinde. Bir dahaki yazının konusunu savaşın galibi belirleyecek. Artık su ısıtıcısının kireçleri nasıl temizlenir mi olur, yoksa Amerika’dan tüm dünyaya yayılan global ekonomik krizin 2010 yılı ekonomisine etkilerimi olur bilemiyorum.

0 yorum:

Yorum Gönder

Köşemin kenarı, kenarımın konusu - Cilt bakımı Haberleri |Cilt bakımı Haberleri | Cil
top